31 Temmuz 2014 Perşembe

Çocuk haklı :)

Okulun ilk günü heyecanla okula bıraktığımız çocuğumuz ne hissediyor acaba? Korkularını, kaygılarını anladığınızı ona hissettirin ve gerçekçi açıklamalar yapın. Neden okula gittiğini, orada geçireceği süreçte yapacaklarını ve bundan keyif alacağını anlatın. Orada kalacağı zamanı belirtin ve söz verdiğiniz saatte mutlaka okuldan alın :)

Ömrüm Seni Sevmekle Nihayet Bulacaktır-Yesârî Âsım Arsoy

Bugün üstâdın en güzel eserlerinden birini seçtim, ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır...

Beste : Yesârî Asım ARSOY

Güfte : Fitnat SAĞLIK
Makam : Hüzzâm
Usûl : Curcuna

Ömrüm seni sevmekle nihâyet bulacaktır
Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır
Son darbe-i kalbim yine ismin olacaktır
Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır



Zaman Makinesi 1973

          Zamanda yolculuk yabancı sinema da sık sık işlenen bir tema, sevdiğim de bir konu :) Bakalım biz nasıl yapmışız böyle bir filmi diye merak edip izledim Zaman Makinesi 1973' ü. Oldukça da keyifli bir film olmuş. Geçmişe ve günümüze yapılan ufak ufak göndermeler, ince ve hoş detaylar var :) 
          2013' ten 1973' e gidince bunu pek yadırgamaması, hemen adapte olması ve arabanın nasıl bir özelliği var ki zamanda yolculuk yapabiliyor, araba aslında bir zaman makinesi mi, kim tasarladı, o özelliği nasıl kazandı vb. soru işaretleri tabi, bu sorulara ufak açıklamalar getirilse olurmuş. Ama böyle bir filmde mantık aramıyorsunuz zaten. 
          70' li yıllara keyifli bir bakış kısacası. O dönemin kültürü, yaşam tarzı, hayat hikayelerine bir gezinti yapmak, hoşça vakit geçirmek için izlenebilir, çok şey beklemeden :)





14 Mart 2014
2014 - Türkiye
Komedi
108 Dak.
Mustafa Sirmen

Film Özeti

Kenan Ergen’in yazdığı yönetmenliğini Yeşilçam'ın usta ismi Aram Gülyüz'ün yaptığı “Zaman Makinesi 1973” 14 Mart’ta gösterime girecek. Başrollerinde başarılı komedi oyuncusu Gürgen Öz ve güzel oyuncu Seda Bakan’ın oynadığı film bir anda kendisini 1973’te bulan Tolga’nın başından geçen olayları ele alıyor. Sinemaseverler filmde 70’li yıllardaki İstanbul ve o dönem yaşayan insanların keyifli hayat hikayelerine tanıklık edecek.

Yaz-Kürşat Başar

Kürşat Başar... Az yazsa, kendini özletse de bence çok başarılı bir roman yazarı... Onun kelimeleri her zaman çok etkilemiştir beni, en çok altını çizdiğim kitaplardandır "Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum" ve "Başucumda Müzik". Bu sebeple tam vaktidir "Yaz" ı okumanın :)

Onu gördüm ve yaz geldi. 

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi… Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi… 

Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…

Yaz… bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…

İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz'la okurlarıyla buluşuyor. 

Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul'u yerleştirerek anlatıyor. 

Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak...
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 328

Baskı Yılı: 2014

Tut/Yunus Emre


Şu cihan mülkünü Kaf' tan Kaf' a tuttun,Bütün cihan malını bir zar ile üttün tut.
Süleyman tahtına oturup, cinlere ve devlere hükmettin,
Firavun' un ve Nuşirevan' ın zenginliklerine sahip oldun tut.
Üstüne bir de Karun' un hazinelerini ekledin,
Ağızda çiğnenmiş bir lokma olan şu dünyayı dahi yuttun tut.
Ömür bir ok, zaman bir yay,
Bir el o yayı germiş, sen o oku attın tut.Aldığın her nefes keseden akmakta olan bir kum tanesi,
Kese ortalanmış ve sen kumu tükettin tut...

_Yunus Emre_
(İskender Pala, Od isimli kitabından)

Çay...


Aşk Nedir Nasıldır Bilen Var mı?

 Çok değerli güftelere imza atmış olan ama hakettiği ilgiyi görmemiş olduğunu düşündüğüm kıymetli İlham Behlül Pektaş' ın sözleri ve büyük bestekâr Avni Anıl' ın bestesi "Aşk Nedir Nasıldır Bilen Var mı" isimli Nihâvend eseri Türk Sanat Müziğinin pırıl pırıl sesi Eda Karaytuğ' dan dinletmek istedim. 
Keyifle dinleyiniz...


Eserin Notası:




30 Temmuz 2014 Çarşamba

Mevlâna ve Hacı Bektâş-ı Veli' ye Dair Bir Hikaye...

Bu bayram gününde bizi biraz düşündürecek güzel bir hikaye, buyrun;

Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektâş-i Veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.)
Durumu Hacı Bektâş-i Veli ‘ye anlatır ve Hacı Bektâş-i Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider ve ayni durumu Mevlâna'ya anlatır, Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder.
Adam aynı şeyi Hacı Bektâş-i Veli ‘ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlâna'ya bunun sebebini sorar.
Mevlâna şöyle der:
- Biz bir karga isek Hacı Bektâş-i Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektâş-i Veli dergahı’na gider ve Hacı Bektâş-i Veli'ye, Mevlâna’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektâş-i Veli'ye sorar.
Hacı Bektâş-i Veli de şöyle der:
- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlâna’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.
_Alıntıdır._ 

Her Gün Bayram

Her bayram okuyup, kendime hatırlattığım bir yazıdır. Siz de aklınızdan çıkarmayın derim. Kalemine sağlık Can Dündar.

"Zamanla anlıyor insan: 3-4 güne sıkışmış bir tatilden öte bir şey bayram...
Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır.

* * *

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.

* * *

Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...

* * *

Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum" bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...

* * *

Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...

* * *

Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun!

Can DÜNDAR/2006